Dünya Sağlık Örgütü, depresyonun 21. yüzyılın en büyük salgınlarından biri olduğunu ve neredeyse soğuk algınlığı kadar yaygın olduğunu söylüyor. Kurum raporlarına göre çocukların ve ergenlerin yaklaşık yüzde 20’si zihinsel sorunlara sahip. Mindfulness ise depresyon, kaygı ve benzer zihinsel sorunlar konusunda çağın en popüler çözümlerinden biri olarak görünüyor.
Peki mindfulness meditasyonunu nasıl iyi hissetmemizi ve kaygılarımızı aşmamızı sağlayabilir?
Temel olarak, insanlar depresyona girdiğinde, düşünceleri geçmişte takılı kalır. Endişeli ve gergin hissederler. Kontrol edemeyecekleri şeylerle ilgili tahminler yaparlar ve daha çok strese girerler. Mindfulness egzersizleri dikkatimizi yargılamadan, kibar ve meraklı bir şekilde şu anda olup bitenlere yönlendirmemizi sağlar.
Nörobilim göstermiştir ki mindfulness egzersizleri dikkat ve duygu düzenlemesiyle ilişkili beyin alanlarındaki aktiviteyi arttırır. Ayrıca bu egzersizler beyinde yeni bağlantılar ve sinir yolları oluşturulmasını sağlıyor. Bu da negatif ve zarar veren davranış modellerinin mindfulness uygulamasıyla değiştirilebileceği anlamına gelmektedir.
Özellikle tıp biliminde bağımlılıklarla mücadele etmede bu durum oldukça önemlidir; çünkü bağımlılıkların bıraktırılmasında ilaç da kullanılmaktadır. Fakat nörobilimsel araştırmaların göstermiştir ki, bağımlılıkla mücadelede ilacı azaltıp mindfulness pratiklerini arttırmak hem hastaları yan etkilerden koruyabilir hem de uzun süreli ve sürdürülebilir bir iyi hissetme hali oluşturabilir.
Diğer bir deyişle, meditasyonu arttırmak ilaç kullanımını azaltabilir.
Kaynak: by Gopi Krishnaswamy, BW Business World, “Increasing Meditation Reduces Medication”